Efsanelerde Saklı, Gizemli Bir Uygarlık; ANTİK MISIR

23.01.2019
1.469
A+
A-
Efsanelerde Saklı, Gizemli Bir Uygarlık; ANTİK MISIR


Dünyanın gelmiş geçmiş en gizemli ve ihtişamlı medeniyetlerinden biri şüphesiz ki Antik Mısır. İlkel zamanlarda varlığını sürdüren Antik Mısır; çağının çok ilerisinde yaşamış bir uygarlık olarak karşımıza çıkmakta. Öyle ki hâlâ Antik Mısır hakkında büyüleyici şeyler keşfedilmekte. Günümüzde bile adından sıkça söz ettiren Antik Mısır’ı bu kadar kudretli yapan; topraklarına bereket, insanlarına ilim kazandıran görkemli Nil Nehri. Herodot’un deyimiyle: “Mısır, Nil’ in armağanı. Eskiler nehrin kaynaklarını ve tropikal iklimini bilmedikleri için, çetin geçen kuraklıktan sonra hazirandan ekime kadar suları kabartıp bereketli mil yayan taşkın karşısında hayrete düşüyorlardı. Onlara göre bu mucizeyi sadece tanrılar gerçekleştirebilirdi. Geçimlerini Nil sayesinde sürdürdükleri için de tanrılara sıkı sıkıya bağlılardı. Tarihçi Herodot’a göre; eski mısırlılar dünyanın en dindar insanlarıydılar. Ancak çok tanrılı, sapkın bir inançları vardı. Hükümdarları olan Firavunlar da kendilerini, tanrıların yeryüzündeki temsilcisi olarak tanımlardı.

Piramitler – Mısır

İnanışlarına göre tanrıların belirli vasıfları ve görevleri vardı. Hatta insanlar gibi birbirleriyle evlenip, çocuk sahibi olabiliyorlardı. Efsaneye göre dünyaya hükmeden yeryüzü tanrısı Geb, bedeni yıldızlarla süslü gökyüzü tanrısı Nut’ la evlenmiştir. Nut bir Samanyolu tanrıçasıydı. Gök ineği kimliğiyle yaşlanan güneş tanrısı Ra’yı dünyadan ayırırken gökyüzüne taşıdığına inanılırdı. Güneş her akşam Nut tarafından yutulurdu ve onun bedeninden geçerek her sabah yeniden doğardı. Aynı zamanda güneşin Nut’un çocuğu olduğu da söylenir. Nut’un diğer tanrıları doğuruş hikâyesi de bir hayli ilginçtir.  Güneş tanrısı Ra, Nut’a yılın 360 günü boyunca doğum yapmayı yasaklar. Nut’a âşık olan Toth, 5 gün daha yaratmaya yetecek ışığı elde etmek için Ay’la kumar oynar. Böylece Nut yılın bu artık sürecinde doğum yapar. Bir ses ilk doğan çocuk Osiris’in büyük bir kral olacağını bildirir. Osiris’den sonra doğan Set düpedüz rahmi yırtarak dünyaya gelir. En son İsis ve Neftis adlı tanrıçalar doğar. Efsaneye göre Osiris kardeşi İsis’le evlenip oğulları Horus’u doğurmuştur. Osiris’in kral olmasını isteyen İsis, Ra’yı zehirlemek için bir yılan yaratır. O gece İsis, Ra’ya gizli adını söylerse onu iyileştirebileceğini söyler. Ra bunu kabul eder ve adını söyler. İsis Ra’yı iyileştirir ama gizli adını öğrendiği için onun üzerinde büyük bir güce sahip olur. Elbette ki bu fırsatı kaçırmaz ve kısa zaman sonra Osiris’ in kral olması için Ra’ya tahtı bırakıp göklere çekilmesini söyler. Ra ise bunu kabul etmek zorunda kalır ve tahtı Osiris’ e bırakır. Artık Osiris; tanrıların, insanların ve her şeyin kralıdır.

Osiris’in erkek kardeşi Set bu durumu hazmedemez. Çünkü Set; Ra’nın en vefakâr yardımcısıdır ve krallığı kendisinin hak ettiğini düşünür. Ağabeyinin kral olmasını kabullenemeyen Set büyük bir yemek verir ve Osiris’i de çağırır. Osiris her şeyden habersiz yemeğe gider. Yemeğin sonunda Set ortaya bir tabut çıkarır ve sığacak olan kişiye hediye edeceğini söyler. Bütün tanrılar denemeye koyulur fakat şekil değiştirmelerine rağmen sığamazlar. En sona Osiris kalır ve İsis’in uyarılarına rağmen tabuta girmeyi dener.

Osiris tabuta yatar yatmaz Set kapağı kapatır, üzerine erimiş kurşun döker. Tanrılar engellemeye çalışsa da Set onları durdurur ve tabutu Nil Nehrine atar. İsis, Osiris’ in olduğu tabutu bulur ve onu tekrar hayata döndürmek için büyü yapar. Tam bu sırada Set onu engeller ve Osiris’ in bedenini 14 parçaya ayırır ve bu parçaları Mısır toprakları üzerine dağıtır. İsis ve Set’ in eşi Neftis bütün Mısırı dolaşarak Osiris’in bedeninin parçalarını toplar ve parçaları bulduğu her yere bir tapınak diker. Bu yüzden Mısır’ da,  içinde Osiris’in cesedinin bulunduğu söylenen birçok tapınak vardır. Osiris’in parçalarını topladıktan sonra Neftis’in oğlu Anubis mumya bezleriyle Osiris’in parçalarını sarar ve Osiris hayata geri döner. Fakat bu dünyada yaşamak istemeyen Osiris ölüler dünyasında yaşamaya başlar.  Osiris’in oğlu Horus babasının intikamını alır, Set’i öldürür ve Mısır tahtına çıkar. Horus’un her sabah yeryüzüne bereket ve ışık getirmek için yeniden doğduğu söylenir.

 Firavunlar kendilerini Horus’un yeryüzündeki cisimlenmiş hali olarak görürler. Şahin başlı olarak tasvir edilen Horus, gözünün yırtıcı kuşların keskin bakışlarıyla resmedilmesiyle de vicdanın kapanmayan gözünü simgelediği söylenir. Kişinin, hiçbir hareketinin gözünden kaçırmayan bir tanrı oluşudur, yani vicdanın gözünden hiçbir şeyin kaçmayacağıdır.

Efsanelerle dolu Antik Mısır mitolojisi yüzyıllara meydan okuyarak günümüze kadar ulaşmıştır. Dillerden dillere dolaşan efsaneler, duvarlara çizilen resimler, kadim Mısıra kaynaklık etmektedir. İçinde barındırdığı gizemle günümüz kitaplara, dergilere ve hatta tezlere konu olan Antik Mısır keşfettikçe sizi büyüleyecek ve ufkunuzu genişletecektir. Şayet bu yazıyla yetinmeyip, Mısır mitolojisinin içine girip yaşamak isterseniz, fantastik bir üçleme olan Kane Günceleri serisini sizlere minnetle tavsiye ederim.

KAYNAKÇA:
KANE GÜNCELERİ / RİCK RİORDAN
NTV YAYINLARI
BİLİM TEKNİK DERGİSİ / MAYIS 2001

ETİKETLER: , ,
Gülşah Erdağı
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.