Depresyon
Çoğumuzun modu düştüğü günlerde kendine kolaylıkla koyduğu tanılardan biridir depresyon. “Depresyondayım unutuldum” minvalinde şarkıları da düşük modumuza eşlikçi olarak kulaklarımıza, beynimize ve kalbimize eklediğimiz, ağladığımız, canımızın hiçbir şey yapmak istemediği günler depresyon tanısına dahil değil. Depresyonla ilgli doğru bilinen en büyük yanlışlardan biridir bu. Klinik anlamda kendimize “Acaba depresyonda mıyım?” ya da “Sanırım depresyona girdim.” diyebilmemiz için bazı şartların belli bir süre her gün sağlanması gerekiyor. Depresyonu tanımlamada ve depresyonda olup olmadığımızı belirlememizde sorulabilecek sorulardan ikisi şunlar: “Son iki ay içinde umutsuzluk veya depresif ruh hali hissettiğiniz oldu mu?” ve “Sevdiğiniz bir eylemi yapmaktan zevk almadığınız oldu mu?” Fakat bu sorular yine de kendimize depresyon tanısı koymada yeterli değil. Depresyon tanısı alabilmemiz için bu iki sorunun cevabının, 2-3 ay kadar uzun bir süreyi kapsayan her gün için evet olması gerekiyor. Buna ek olarak, günlük işlevselliğin kaybı da depresyon tanısı için önemli bir kriter. 3 ay boyunca her gün canınız hiçbir şey yapmak istemediyse, iştahta artma ya da azalma olduysa, sevilen bir işten zevk alamama olduysa, mod düşüklüğü, karamsarlık, mutsuzluk hakimse ve günlük sorumluluklar yerine getirilmemeye başlandıysa (ders çalışma, ödev yapma, sınavlara çalışma, diş fırçalama ve banyo gibi kişisel bakım sorumlulukları) kendimize depresyon tanısı koyabilir, bir psikoloğa gidebilir ve iyi hissetme yönünde adımlar atmaya başlayabiliriz. Depresyonun oluşmasında fiziksel özellikler de çokça etkili. Obez kişilerde depresyon daha fazla görülmekte. Depresif olan kişilerde de obezite daha fazla görülmekte, özellikle kadınlarda.
Depresyon günümüzün en sık rastlanan hastalıkları arasında. Bu hastalıklar arasında anksiyete de yer almakta. Fakat psikoloji için kendimize “depresyon” “anksiyete” gibi tanılar koymak önemli değil. Psikologlar için önemli olan danışanın iyi hissetmesini sağlamak ve günlük işlevselliklerinin bozulduğu noktaları, hatalı düşünme kalıplarını düzeltmek. Düşünce yanlışları yapmak depresyonda sıkça rastlanan bir durum. Düşünce hatalarınızı düzeltmek ve iyi hissetmeye başlamanızı sağlamak için öncelikle psikoloğa gitmenizi öneriyorken kendimce naçizane birkaç öneri de ben sıralayacağım.
Depresif, karamsar bakış açısına sahip olan ve düşünce hataları yapan kişilerde düşünce kalıplarını değiştirmek çok büyük bir öneme sahip. Depresyondayken kişiler genelde geleceği karanlık görmekte ve bu yüzden gelecekleri için çabalamaktan vazgeçmekte. Bu noktada kitapların büyük bir yardımı oluyor çünkü kişi kendi düşündüğü karamsar düşüncelerin aslında bir düşünce hatası olduğunu farketmeye başladığında bunları daha kolay değiştiriyor. Çoğumuz düşündüğümüz şeyi aynı zamanda hissettiğimiz için düşüncelerimizi daha gerçekçi algılıyor ve mutlak doğrunun düşüncelerimiz olduğunu sanıyoruz. Yani geleceğimizin gerçekten karanlık olduğuna inanıyor ve doğru olan düşüncenin bu olduğunu sanıyoruz. Bu noktada bu düşündüğümüz şeyin sadece yanlış bir düşünme şekli, bir düşünce hatası olduğunu görmek ve düşüncemizin aslında gerçek olmadığını görmek insanı ilk büyük farkındalığa götürüyor. Daha sonrasında her hatalı düşüncemizde bunu farkedip değiştirmeye başladıkça alışkanlık haline gelen hatalı düşünme kalıplarımız artık kırılmaya başlıyor ve alışkanlıklarımız artık doğru düşünceler olmaya başlıyor. Bu düşünce kalıplarını kırmak ve depresyonda iyi hissetmeyi sağlamak için iyi geleceğine inandığım üç önemli kitap önereceğim sizlere: 1- İyi Hissetmek- Dr. David Burns 2- Hayatı Yeniden Keşfedin- Jeffrey E. Young 3- Mod Terapisi- Gitta Jacob. Bu üç kitap da içinde etkinlikler barındıran, terapist el kitapları. Dolayısıyla bu kitapları okumanın iyi geleceğini düşünüyorum fakat kitaplar sadece pasif olarak okunmamalı. Bu üç kitap da içinde etkinlikler barındırdığı için kişinin okurken her etkinliği üstünde durarak, önem vererek yapması gerekiyor. Bu etkinlikleri sabırla ve düzenlice yapıp hayatımıza yaydığımızda ise gerçek değişim başlıyor ve kitaplar ilaç oluyor.
Önerdiğim çoğu kişiden olumlu dönütler aldığım bu üç kitabın insanlara iyi geleceğine güveniyorum. Öte yandan depresyon tedavisinde psikoloğa gitmeyi bırakmamayı da şiddetle öneriyorum. Terapiler başlanıp yarıda bırakıldığında asla işe yaramayacaktır. Terapi, değişim, dönüşüm uzun bir süreçtir ve sabırla ilerlemek gerekir. Bekleyerek, sabrederek, kendimizdeki ufak adımları ve değişimleri farkederek ve tebrik ederek yavaşça ilerleyeceğimiz bir yol bu. İlerleyişimizin ve kişisel dönüşümümüzün en güzel yerlere gitmesi ve varması dileklerimle.
Huzurla kalın.