Necmettin Salih Ekiz ile Arapça Öğrenimi Üzerine Söyleşi

13.05.2020
2.013
A+
A-
Necmettin Salih Ekiz ile Arapça Öğrenimi Üzerine Söyleşi

Burak: Necmettin Salih Ekiz kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz?

Necmettin Salih Ekiz: Aslen Kayserili olmakla birlikte 3 kardeşin en küçüğü olarak İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. Temel İslami eğitimimi ailemden aldıktan sonra Lise okurken hafızlık yapmak nasip oldu. 2018 yılında İstanbul İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldum ve İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi‘nde Tefsir Bölümünde Yüksek Lisans yapmaya başladım. Aynı sene Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Ana Bilim Dalına Araştırma Görevlisi olarak atanmak nasip oldu. Hali hazırda aynı görevi sürdürmekte ve Yüksek Lisans tez çalışması yapmaktayım.

Burak: Arapçayı ne zaman, nasıl öğrendiniz?

Necmettin Salih Ekiz: Arapça’yı İlahiyat hazırlıktayken öğrendim. Öncesinde hiçbir temelim yoktu. İlahiyat derslerinin yanında özel bir kurumda klasik usulde gramer ve pratik dersleri aldım. Bunu özellikle tavsiye etmek isterim. Çünkü okulda hocayla geçirilen birkaç saat dışında, mücbir bir sebep olmadıkça öğrenci bir daha dönüp dil çalışmak istemiyor. Dolayısıyla bu sebebi bir şekilde meydana getirmek çok önemlidir. Bir sene boyunca hazırlık öğrencisi olarak tek meşguliyetim Arapça olduğu için, Arapça’yla yoğun bir sene geçirdim. Sağ olsun hocalarımızın da yol göstermesiyle gece gündüz Arapça’yla haşır neşir olabildik ve bir sene bittiğinde dille alakalı temel bir problemim kalmadı. Sonrası zaten kişisel ilgi ve uzmanlık meselesi.

Burak: Neden arapça öğrenmeliyiz?

Necmettin Salih Ekiz: Arapça özellikle İlahiyat yani İslami İlimler öğrencileri için olmazsa olmazdır. Çünkü temel kaynakların çoğunluğu Arapça. Bunları anlayabilmek için Arapça’yı iyi bilmek gerekir. Aksi takdirde, tercümelerden faydalanmak durumunda kalırsınız ki bu da başkalarının yorumuyla yol almak demektir. Tercümelerin değerini düşürmek için söylemiyorum ancak her zaman birincil kaynaklardan yola çıkmak, kalite ve ayrıcalık göstergesidir. Bunun yanı sıra “bir lisan bir insan, iki lisan iki insan” atasözü zaten malum. Yani dilin, akademik faydalarının yanında kültürel vb. anlamlarda da kişiye birçok faydası vardır.

Burak: Hali hazırda Düzce Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde hocasınız. İlahiyat fakültelerinin arapça öğretme metotlarını nasıl buluyorsunuz? Tenkid edilmesi gereken noktalar varsa nelerdir?

Necmettin Salih Ekiz:  Arapça hocası ya da Arapça uzmanı olmadığım için bu konuda tenkit etmek haddime düşmez. Ancak şahsi tecrübelerden yola çıkarak bir iki hususu dile getirebilirim. Öncelikle fakülteye ilk defa gelmiş bir ilahiyat hazırlık öğrencisine, Arapça’nın önemi vurgulu bir şekilde açıkça izah edilmeli ve anlaması sağlanmalı. Hatta bu konuda konferans serileri vb. uygulamalar çok faydalı olacaktır. Çünkü bir şeyin öneminin yeterince farkında olmamak, o işe karşı isteğimizi önemli ölçüde azaltacaktır. Diğer bir husus, bir şekilde öğrencinin ders saatleri dışında da Arapça’yla meşgul olmasını sağlamaktır. Bunun nasıl olacağı hocadan hocaya değişebilir. Yakından ödev takibi, farklı aktiviteler vb. şekillerde olabilir. Diğer bir husus, Arapça’nın korkulacak bir şey olmadığını anlatmaktır. Farklı birçok metot olmakla birlikte, kanaatimce bunun en etkili yollarından birisi de Arapça’yı öğrenci için zevkli hale getirmektir.

Burak: Arapça öğrenmeyi nasıl daha zevkli hale getirebiliriz?

Necmettin Salih Ekiz: Bunun birçok farklı yolu olabilir. Yani biraz kişisel bir mesele. Bu durumda öğreticinin yapması gereken, öğrenciye seçenekler sunmak. Malumunuz “Okuma, Yazma, Dinleme ve Konuşma” şeklinde dil dört aşamada öğrenilir. Bunların her biriyle alakalı öğrencilere onların ilgisini çekecek aktiviteler sunmak gerekir. Örneğin okuma aşamasıyla alakalı eğlenceli Arapça hikaye ya da roman kitapları tavsiye edilebilir. Yazmayla alakalı belli başlıklar verip öğrencilerin bunlarla alakalı ufak metinler yazmalarını istemek ya da belli başlı videolar üzerinden “dinlediğini yazma” şeklinde aktiviteler tavsiye edilebilir. Dinleme konusunun en eğlenceli yöntemi, söz konusu dilde bir şey izlemek ve dinlemektir. Bu bağlamda öğrenciye altyazılı dizi film vb. yapımlar ve fasih Arapça’yla söylenen müzikler tavsiye edilebilir. Konuşma aşamasında da konuşma saatleri düzenlemek ya da arap arkadaşlar edinmek ve onlarla sohbet etmek gibi yöntemler uygulanabilir. Bunların her bir dili, ders dışında zevkli hale getirecek aktiviteler olabilir. Çeşitleri ve yöntemleri tabi ki çoğaltmak mümkündür.

Burak: Arapça öğrenirken yardımcı olacak dizi, film, müzik ve kitap önerilerinizi alabilir miyiz?

Necmettin Salih Ekiz: Cevabı oldukça geniş olabilecek bir soru. Ancak birkaç örnek üzerinden ifade edebiliriz. Dizi olarak şanslıyız ki Türkçe altyazılı birçok yapım var ve her geçen gün sayısı artmakta. Başlangıç olarak selahaddin tarzı çizgi filmler izlenebilir. Sonraki aşamalarda Hz. Ömer ya da Ahmed b. Hanbel gibi diziler izlenebilir. Bu iki dizinin dili nispeten edebi ve ağırdır. Dolayısıyla, hayal kırıklığı yaşatmaması adına, başlangıçta izlenmesini tavsiye etmemek gerekir. Bunun dışında henüz alt yazılı olarak hazırlanmamış birçok Arapça dizi (özellikle tarihi diziler) ve filmlere ulaşmak mümkün. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, yapımların çoğu ammice dediğimiz yerel Arapça’yla hazırlanmakta. Fasih olanları tercih edip dilin orijinalliğini korumak gerekir. Müzik olarak da aynı durum geçerli. Muhammed Abdurrahman, Hamud el-Hıdır gibi fasih şarkı söyleyenler tercih edilebilir. Kitap konusu da kişinin seviyesine bağlı. Başlangıç olarak ufak hikaye kitapları tercih edilmeli. Sonraki aşamalarda Halil Cibran vb. yazarlara geçilebilir.

Burak: Medrese arapçası ve modern arapça olmak üzere iki ayrım var. Bu ayrım neden vardır? Bu iki arapça arasındaki farklar nelerdir?

Necmettin Salih Ekiz: Medrese değil de “Klasik Arapça-Modern Arapça” şeklinde ayırmak daha doğru. Her dilde olduğu gibi Arapça’da zamanla değişmiştir. Malumunuz şu an konuştuğumuz Türkçe ile henüz yüz sene önce konuşulan Türkçe arasında büyük fark var. Aynı durum Arapça için de geçerli. Klasik metinlerin kendince bir zorluğu var. Bu da aşina olmamaktan kaynaklanıyor. Metinlerle ne kadar meşgul olursanız, dil o nispetle kendini size açıyor. Modern Arapça da aynı şekilde. Günümüzde bir de Medya Arapçası denen bir olgu var. YDS vb. sınavlarda kullanılan Arapça da ayrı bir konu. Tüm bunlar dediğim gibi aşinalıkla alakalı. Temel Arapça bilgisine sahip olan kişi, bu farklı alanlarla (klasik,modern,meyda) meşgul oldukça giderek seviyesi yükselecektir.

Burak: Anlıyorum ama konuşamıyorum diyen birine neler söylersiniz?

Necmettin Salih Ekiz: Bu kişi dili öğrenirken “konuşma” aşamasını ihmal etmiş demektir. Yapması gereken bunun üzerine gitmek. Bunun en etkili yolu da Arap arkadaşlar edinmek ya da Arapça bilen arkadaşlarıyla pratik yapmak. Aksi takdirde problem olduğu gibi kalacaktır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.