Hissiz Bir Ağırlık

31.10.2021
699
A+
A-
Hissiz Bir Ağırlık

Hissiz Bir Ağırlık


Kuryelik yapıyorum o zamanlar. Bir gün yine sipariş geldi yola çıktım. Paketi vereceğim yere geldiğim zaman arkamdan geçen araba ara sokakta olmasına rağmen biraz hızlıydı. Sapsarı çok güzel bir kediye çarptı. Bunu söyleyeceğim için çok üzgünüm ama kedi kanlar içerisinde, can çekişerek teslim etti o güzelim ruhunu. Sonra arkasından çok sövdüm aracı kullanan her kimse. Lanetler okudum sokak ortasında bağıra bağıra. Tam o ara sesimi duyan sokak sakinleri balkona çıktı. İşte o an balkondaki bir abla kediyi öyle kanlar içinde görünce, hani film sahnelerinde diz üstüne çökerler ya… Yıkıldı sanki o abla, yıkıldı. Başladı hüngür hüngür ağlamaya. Hıçkıra hıçkıra, için için öyle bir ağladı ki anlatamam. Çocuklar koşuyordu tam bize doğru. Bağırdım. Gelmeyin dedim, gelmeyin. Bir çocuğun yüreğinde yaşattığı kedileri öldürtmedim gözlerinde. İzin veremedim. Bir abladan poşet rica ettim ben alırım diye. Gençler vardı ama pek varamadı elleri almaya. Paketimi verdim geldim. Bir de ne göreyim.

Kedinin başında yine benim yaşlarıma yakın bir hanımefendi kedinin ölü bedenini okşuyordu. Poşeti aldım. Gençler adım dahi atamıyordu. Hanımefendinin yanına diz çöktüm. ‘Özür dilerim’ dedim ‘özür dilerim’. ‘İncitme onu, çok narin ol olur mu?’ dedi. ‘Söz incitmeyeceğim. Şimdi veda etme vakti’ dedim. Ne kadar senaryo gibi değil mi aslında? Siz hiç ölü bir bedeni kaldırdınız mı? Ben belki o kedi dahil 4-5 olmuş olabilir. Biri de insandı zamanında. Ölü bir bedeni şöyle tarif edeyim size. Hissi yoktur, sıcaklığı yoktur, elinize düşmüş hissiz bir ağırlıktır sadece. Hissiz bir ağırlık. O kedinin bedeni ellerimde tutarken ‘üzgünüm kurban olduğum’ dedim içimden. Bir can daha çocukların gözleri önünde gitti dünyadan. Bir bahçeye götürüp, o gençlere ‘tamam sizi anlıyorum ama bari gömün olur mu?’ dedim ve onlar da ‘tamam abi’ dediler.

İsterken utandım. Gencecik çocukların ellerinde bir ölü beden kaldı bakacakları. İşte o zaman bütün bu ders çıkarılası kısa film gibi olayı yaşarken. Hele hele o balkondaki ablanın gözyaşını görürken. Tek bir cümleye sığdırdım o anı. Çünkü o sözün anısını bizzat yaşamıştım.

Bir yazardı, hangisiydi şimdi hatırlamam. Babasını kaybettiğinde tek damla gözyaşı dökmemişti. Ailesini kaybettiğinde tek damla gözyaşı dökmemişti. Lakin bir sokaktan geçerken köpeğe yapılan işkenceyi görünce hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı. Bunu duyduktan sonra Tolstoy’un o meşhur sözü geldi aklıma.

‘Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.’

 

Canım acıdı…

Bu anıyı alttaki müzik ile okursanız sevinirim.

Gesi Bağları… – Gönül Dağı 35. Bölüm – 1:05 Dk

ETİKETLER: ,
Yasir Tiryaki
Yasir Tiryaki
İhtilâl Dergisi Genel Yayın Yönetmeni - Şair  
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 2 YORUM
  1. Zehra dedi ki:

    O ağırlığın hissizliği geride kalan yaşayan ölülere nüfuz eder. Yaşayan ölü olmamanız dileğiyle…

    1. Yasir Tiryaki dedi ki:

      Çok kıymetli Zehra hanım. Yüreği ölüme duygulu yaşayanlara rahmet yağmurları dilerim. Anlamayana azap, yaşamasını bilene aşktır ölüm. Bilenlere selam olsun…