BİR BAYRAK YARIŞI: KÜLTÜR TAŞIYICISI OLMAK
Kültür, her toplumun zenginliğidir. Dili kaybolan milletler kültürünü gelecek nesillere taşıyamazlar. Çünkü dil bir iletişim aracıdır ve başta ait olduğu milletin kültürel özelliklerini olmak üzere, bir nesilden gelecek nesle veya her neslin kendi içinde bir alış verişte bulunmasının kaynağı olan en önemli ortak paydadır. Dil ortaksa kültür de ortak olur diyebilirim. Yani bir dile ne kadar fazla konuşur bulursanız o dili konuşanların kültürü o kadar yayılacaktır diyorum.
Dili dünyaya yaymanın en etkin yolu kültürünü pazarlamaktan geçer. Bunu şimdilerin en yaygın yolu sosyal medya ve internet üzerinden yapmak artık çok daha kolaylaştı. Daha sonra BBC, Netflix, HBO gibi önemli yabancı yayıncı kuruluşların dizileri oldukça tutmakta ve İngilizce’yi dünyaya pazarlamakta. Kimse durduk yere “İngilizce diye bir Avrupa dili varmış, hemen öğrenmeliyim” diye yola çıkmaz ki ülkemizde zaten mevcut olarak on yıl gibi bir sürede örgün eğitim içinde verilen derslerden öğrenilen genel İngilizce “anlıyorum ama konuşamıyorum” seviyesindedir. İnsanlarda bu tip popüler kültürün onları dili öğrenmeye yöneltmesi üzerine bu konuda istek uyanır.
Sadece medya alanında değil, bilimin dilinin de İngilizce olduğunu es geçmemek gerekir. Bundan sonra ise sırayı yine bilim ve dil gibi çalışmalarda oldukça ön sıralarda yer tutan Almanca kapıyor. Özellikle Alman filologlar sadece kendi dil çalışmaları ile ilgilenmekle kalmamışlar, bizim de tarihimiz ile ilgili pek çok edebi eser araştırmalarını çalışırken öncü birlik olarak karşımıza çıkmışlar. İnsanlar bu çalışmaları anlamak için gerekli dilleri öğrenmek zorunda bırakılıyor diyebiliriz.
Bu fikirlerime karşılık bana “İngilizce gibi Almanca gibi bir dili herkes konuşuyor, özellikle İngilizce dünya dili artık. Fakat herkes bilip konuşuyor diye İngiliz kültür dairesine mi giriyor?” diye sorabilirsiniz. Girmiyor. Fakat dünyanın küçük bir yer olduğu ve şu an Türkiye’de gelişen bir olayın saniyeler sonra internet ve haber kanalları aracılığıyla dünyanın pek çok farklı yerine iletilebileceğini unutuyorsunuz. Kendi kültürünü bir yana bırakıp tabii ki de hiçbir millet birden başka bir kültür halkasına dahil olmaz. Fakat kültürel etkileşim ile özünden bir şeyler kaybetme yoluna gidebilir.
İşte UNESCO bu küreselleşme ile birlikte kültürlere özgü şeyler kaybolmasın diye bir kültür mirası listesi oluşturdu ve listeye giren her şeyi koruma altına aldı. Fransa’da imzaladıkları bu sözleşmeye göre dünya üzerinde doğal ve kültürel mirasa ait olan değerler koruma altına alınacak ve hasar alması engellenecekti. Bu şekilde kültürel mirasa giren değerleri ile kendilerine turist çekmeye başladılar.
Kültürel miras listesinde yer alan, gözle görülüp ziyaret edilebilir çok güzel doğal ve tarihi yerlerin yanı sıra bir de bu sözleşmede somut olmayan kültürel mirasa ait değerler vardı.
Peki nedir bu somut olmayan kültürel miras?
Somut olmayan kültürel miras listesi; sözlü anlatımlar, sözlü gelenekler, gösteri sanatları, toplumsal uygulamalar, ritüel ve festivaller, halk bilgisi, evren ve doğa ile ilgili uygulamalar, el sanatları geleneği gibi kültürel ürünleri ve üretim süreçlerini ifade eden kavramdır.
Ülkemizde UNESCO’nun somut olmayan kültürel mirası listesine giren geleneklerimiz şu şekildedir:
- Meddahlık Geleneği (2008)
- Mevlevi Sema Törenleri (2008)
- Âşıklık Geleneği (2009)
- Karagöz (2009)
- Nevruz (Azerbaycan, Hindistan, İran, Kırgızistan, Özbekistan ve Pakistan ile ortak dosya (2009) (2016 yılında dosya Afganistan, Azerbaycan, Hindistan, Irak, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Pakistan, Tacikistan ve Türkmenistan katılımı ile genişletilmiştir)
- Geleneksel Sohbet Toplantıları (Yaren, Barana, Sıra Geceleri ve diğer, 2010)
- Alevi-Bektaşi Ritüeli Semah (2010)
- Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali (2010)
- Geleneksel Tören Keşkeği (2011)
- Mesir Macunu Festivali (2012)
- Türk Kahvesi ve Geleneği (2013)
- Ebru: Türk Kâğıt Süsleme Sanatı (2014)
- İnce Ekmek Yapımı ve Paylaşımı Geleneği: Lavaş, Katrıma, Jupka, Yufka (Azerbaycan, İran, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye ile ortak dosya) (2016)
- Geleneksel Çini Sanatı (2016)
- Bahar Bayramı Hıdırellez (Makedonya ile ortak dosya) (2017)
- Dede Korkut-Korkut Ata Mirası: Kültürü, Efsaneleri ve Müziği (Azerbaycan ve Kazakistan ile Ortak Dosya, 2018)
Bu değerlere sahip çıkmak bizler için hem millî hem de kültürel bir sorumluluk olmakla birlikte, bunların dünyaya iyi bir şekilde pazarlanması hem ülkemizi tanıtmak adına hem de dilimizi yaymak adına önem taşımaktadır düşüncesindeyim.