DERGİ İNCELEMELERİ 1 HAZİRAN-TEMMUZ GENÇLİK DERGİLERİNE BİR OKUR BAKIŞI
DERGİ İNCELEMELERİ 1
HAZİRAN-TEMMUZ GENÇLİK DERGİLERİNE BİR OKUR BAKIŞI
HARK DERGİSİ 10. SAYI
Hark Dergisi gençlerin öncülüğünde çıkan bir Çocuk Edebiyatı Dergisi. Renkli tasarımı ve keyifli masallarıyla ileride Çocuk Edebiyatıyla uğraşmak isteyen gençler için bir yol oluyor.
Malum Covid-19’lu günlerden geçerken Hark Dergisi de Korku Masalları dosya konusuyla çıkıyor karşımıza.
Seçkin Sarpkaya, söyleşisi dikkat çekiyor dergide. Yaşayan edebiyatımızda korku edebiyatı ve fantastik edebiyat alanının yetersizliği düşünüldüğünde böyle bir isim seçilmesi isabetli olmuş. Sarpkaya, kendi serüvenini ve Türk kültüründeki şeytani masallardan bahsediyor.
Elif Konar Özkan, Masal Meşkleri 4’ te Anadolu kültüründe bulunan korku masallarındaki bazı karakterlerden bahsediyor.
9.5 yaşındaki Musap Yılmaz, “Korovar” isimli bir masal ile dergide yerini alıyor.
Çoğu dergide rastlamadığımız bir durum bu. Bu yüzden Hark Dergisi bir tebriği hak ediyor. Musap yaşına göre bence gayet gerçekçi düşünebilen bir kardeşimiz. Yazdığı masalı sevdim isminden anlaşılacağı üzere yaşadığımız süreçten etkilenerek yazmış bu masalı. Bu önemli, böyle çocuklara çok ihtiyacımız var. Ellerinden tutmak gerek, umarım Musap’ın başka masallarını da okuruz.
Belkıs Sağlam ve Hayrünnisa Sağlam Roald Dahl’dan Ev Sahibesi başlıklı bir çeviri yapmışlar.
Ayşenur Başaran C.J. HECK’ten Çoraplarımı Yiyen Canavar başlıklı şiirini çevirmiş.
“Geçmiş Zamanın Rivayeti” bölümü hoşuma gitti dergide. Bu bölümde 20 yaşındaki Fatma Rana Argun 7 yaşında yazdığı Gezmek İsteyen Portakal Ağacı masalını yayımlıyor.
Yine Fatma Rana Argun, Kenan Hulusi Koray’ın hayatından bahsetmiş.
Selim Refik, Pan’ın Labirenti filmini yorumlamış.
Ayrıca tüm çizerleri tebrik etmek gerekir.
HARK’TAN BAZI MISRALAR
Minicik bir “korku”ydu
Korkutmayı sevmiyordu
Bunun için doğsa da
Kalbi sevgi doluydu
SEVİNÇ ŞAHİN
Sessizliğin arkasındaki haykırışı
Yalnızca bazıları duyar
Ve bir çocuğun korkusu
Yalnızca annesini yaralar
MERYEM CAHİDE AKDENİZ
SERÇE DERGİSİ 23. SAYI
Serçe yine bildiğimiz gibi. Karantina döneminde özlediğimiz sokaklara dair bir dosya yapmışlar sokağı ele almışlar bu sayıda dosya konusu olarak.
Girizgah’ta evlerimize sığındığımız şu dönemde evlerimizin bahçeli olması gerektiğine dair bir yakınma var. Geçip giderken düşünmeye yöneltiyor bizi Serçe, dokunmayı tanıklık etmemiz gereken şeyleri hatırlatıyor.
Hüseyin Mehdi Yağız’ın “İş” başlıklı duygu yüklü bir hikayesi var bu sayıda. Kısa olmasının aksine derin bir hikaye. Okumanızı öneririm. Güzel mesajlar yakalamak için.
Esma Kılıç, Üsküdarlı Ressam Ali Rıza Hocayı ve mazide kalan o güzel sokaklarımızı anlatıyor.
Ve kulağımıza o sözü fısıldıyor: “neyi kaybettiğini hatırla”
Santur sanatçısı Sedat Anar ile Sokak ve Müzik üzerine bir söyleşi yapılmış. Sedat Anar, uzun yıllar sokağın içinde çalan bir sanatçı olarak mühim şeyler aktarıyor. Anar’a kulak vermenizi öneririm.
Şöyle diyor Anar: “Dünyanın en güzel sahnesi sokaktır ve o sahnenin en güzel dekoru da çöp arabasıdır.”
İlk defa dinleyecekler için de “Yak Sinemi Ateşlere” bestesini tavsiye ederim acizane.
Okan Erdağı, küçükken sokakta duyduğumuz fakat o vakit önemsiz gelen şuan hasretini duyduğumuz “kaybolan sesleri” hatırlatıyor bize.
Tuba Nur Suçu, “Özlediğimiz Yürüyüşler” başlığı altında Müge Şenel, Okan Erdağı, Recep Yılmaz, Emre Ay, Devrim Horlu ve Galip Çağ’a karantina sonrası nerelere gitmek istediklerini soruyor.
Mehmet Altuntaş Mustafa Fazıl Karaman ile bir öğrenci evinde başlayan çorba faaliyetinin nasıl sokaklarda gezen Aşhane isimli arabaya dönüştüğünü ve unuttuğumuz sokaktaki yardımlaşmayı hatırlatan bir söyleşi yapıyor.
Rahmetli Hocamız Asım Gültekin samimi üslubuyla “Suavi Kemal Yazgıç’ın Kelimeleri’ni” yazıyor.
Rahmetli hocamız için bir Fatiha rica ederim.
Enes Batman, “Yolda Bulduklarım” başlıklı yazısında İsmet Özel’den Ali Ural’a sokakta yolda kimlerle karşılaştığını anlatıyor. Ve son olarak şöyle diyor: “Bazıları ışınlanma derdinde, ben karşılaşma derdindeyim. Yolu seviyorum çünkü yoldaşlar var. Var olsunlar”
Ümit Yaşar Özkan, genç arkadaşımız Erkam Aslanoğlu’na bir tebrik yazısı yazıyor.
Serçe’nin gençleri nazara vermesi önemli. Biz de Erkam’ı takip ediyor ve tebrik ediyoruz.
Diğer dergilerden de böyle hassasiyetler bekliyoruz.
SERÇE’DEN BAZI MISRALAR
Yaslandığım herkes herkese yaslanmak istiyor
Benim buna alıştığım sanılıyor, ben buna çok üzülüyorum
DEVRİM HORLU
Başıma geldi ne varsa
Ne yoksa kalbime
ENES BATMAN
Gözün savrulmuş birini arıyor
Bu yüzden eğretisin her durakta
BETÜL SAVAŞ
İHTİLAL DERGİSİ 6. SAYI
İhtilal Dergisi taşrada çıkan yeni bir dergi. Taşra vurgulamasını özellikle yaptım. Çünkü taşrada dergi çıkarmak, okumak, ilgilenmek bambaşka bir iştir. Bilenler bilir. İhtilal çıkalı bir yıl oluyor. Zaman ne çabuk geçmiş derginin yayın yönetmeni Yasir bahsetmişti dergiden. Renkli bir tasarımı var, bu güzel lakin burada bir eleştiri yapmak istiyorum, yazının daha çok öne çıktığı bir tasarımı benimserlerse daha iyi olur. Yoksa renkli tasarımın elbette bir mahzuru yoktur. Bu benim görüşüm elbette son kararı derginin yönetimi verir. Derginin yolu açık olsun dilerim.
Kapağa Sezen Aksu taşınmış girişte de hakkında bir yazı bulunuyor.
Ve Temmuz-Ağustos Takvimi.
Rabia Nur Dere, “Yağarsa Erir Kanatlarım” isimli kısa bir yazısı var.
Sibel İnan, Little Woman filminin analizini yapmış.
Ilgın Yetik, “İşte” isimli duygu yüklü bir hikaye yazmış.
Dizi ve Film Replikleri bölümünde Ekşi Elmalar, Sherlock Holmes, Sen Aydınlatırsın Geceyi, Alacakaranlık, Beyaz Melek ve Vikings filmlerinden repliklere yer verilmiş.
Muhammet Görpüz, “Sanatı Eve Taşıyoruz!” yazısında karekodlar ile bizleri bir seyahate davet ediyor.
Ardından bir bulmacaya yer verilmiş.
Burcu Altun, “Öğret Öğretmenim” başlığı alİtında Öğretmen dizisinden bahsetmiş.
İHTİLAL’DEN BAZI MISRALAR
Islak bir memleket türküsünde iflah oluyorum
Kara sırtlı martılara rastlıyorum, rast gele!
RIZA ULAŞ KARAKUŞ
Evet abim damat oluyor sıra bana gelmiyor
Bu sıra ölümün halayını çekiyor hep aynı yerde
YASİR TİRYAKİ
SİMURG FANZİN 7. SAYI
Gençlerin çıkardığı fanzinler önemli, dergilere verdiğimiz önem kadar fanzinlere de önem vermeliyiz ki ileride bu gençler daha güzel dergiler çıkarsınlar. Kimsenin emeği zayi olmaz İnşaallah.
Bilmeyenler için bazı fanzinlerde isimlere yer verilmez. Takma ad kullanılır bu Simurg Fanzin için de böyle.
Turna lakaplı yazarımız “Tüm Zamanların En Büyük Kaçışı” isimli denemesinde kendi içimize bir yolculuğa çıkarıyor bizi.
Yemliha Tayr, “Vadiler Geçkisi” yazısında kuşlardan yola çıkıp bizi “simurga” ulaştırıyor.
Ayrıca tüm çizerleri tebrik ederim.
SİMURG’TAN BAZI MISRALAR
Bir ben sığmadım
- Metrobüsteki boş koltuklara
ZARİFANE
Tanbur mu kemençe mi bilmem
Ama bir acıdır
Taşımaya yeltendiğim cevahir
Bir gençlik telaşıdır
EYMEN