Sefer Benimdi Peki Ya Zafer? Otostop Maceralarım -1-

Okan Erdağı
Süleyman Demirel Üniversitesi - Türk Dili ve Edebiyatı. Otostop, yürüyüş, hikâye. okanerdagi@hotmail.com
18.02.2019
1.184
A+
A-

Üniversiteyi Isparta’da okuduğum birçoğunun malumudur. Hatta beni yakından tanıyan arkadaşlarım iyi bilirler ki, evimin konumu sebebiyle çoğu zaman okula otostopla giderdim. Fakat bir süre sonra bu kısa mesafeler beni kesmemeye başladı. Daha uzaklara, daha uzun yollara aklım ve gönlüm takılır oldu.

Uzun yollara çıkmaya ilk o zaman karar vermiştim. Fakat bu öyle kolay olmadı. Aradan bir yıldan fazla vakit geçti. Otostopa dair düşüncelerim ise hiç geçmedi, aksine dallanıp budaklandı. Artık kısa otostoplar yapmıyor, gözümü daha büyüğüne dikiyordum. Ancak buna rağmen ne gerekli gücü ne de vakti bulamıyordum.

Yazın, Isparta’da kaldığım bir yaz, vaktimin bol olduğu bir yaz, iyice kafama koydum. Otostopa çıkacak, dolaşacaktım. Birkaç gün boşluğum vardı. Bir şehri tanımaya yetmese de, gezmeye yetebilirdi. Şahit olmaya yetebilirdi. Ertesi sabah için düşünmeye, neler yapacağımı kararlaştırmaya başladım. Fakat sabah oldu ve kendime güvenim tekrar bahanelerin ardına sığındı. Ta ki o akşama kadar.

Yine bir akşam, zihnimde otostop düşünceleri varken Don Kişot okumaya başladım ve kitap bitti. Tamamen sıradan bir rastlantı gibi!

Yaratıcı Don Kişot’un köyünden ilk çıkışına dair…

Bu ön hazırlıkları yaptıktan sonra, düşündüklerini gerçekleştirmek için daha fazla beklemek istemedi; gecikmesinin dünyada bir eksiklik doğurduğunu düşünerek acele ediyordu; karşı koyulacak saldırılar, düzeltilecek hatalar, giderilecek haksızlıklar, cezalandırılacak suçlar, ödenecek borçlar çoktu… Don Quijote, Yky yayınları, s.55, İstanbul.

Tabi beni yolumdan döndürmek isteyenler de oldu. Onları da Sanco Panco’ya benzettim.

Benim bütün bunlardan çıkardığım kesin sonuç şu: Bu peşinde koştuğumuz serüvenler, sonunda o kadar çok felaket açacak ki başımıza, sağ ayağımızı sol ayağımızdan ayıramayacak hale geleceğiz. Benim kıt aklımla düşünebildiğim kadarıyla, böyle tabanı yanmış it gibi dağ bayır dolaşacağımıza, bu hasat zamanında, işimize bakmamız gerekirken, köyümüze gitsek daha iyi, daha doğru olurdu… S.146

Yel değirmenlerine karşı savaşan Don Kişot! Yanında Sanco Panco! Asil adam. İşte o günün sonunda, kitabı kapadığımda tavrım artık daha netti. Yarın yola çıkacağım! Zira içimdeki Gezgin Şövalye bunu emrediyordu.

Buradan sonrasında yolculuk defterim konuşsun. Arada, italik yazılarla, olaya müdahale edeceğimi şimdiden söylemiş bulunayım.

07.20 – 07.07.2017 Evden ilk çıkış.

Gece tüm hazırlıkları yaptım. Gönlüm bir kuş misali çıktım evden.

08.20 Migros Kavşağı – Gökçeli Köyü

Eğirdir yoluna gelip beklemeye koyuldum. Birkaç dakika olmamıştı ki Hyundai marka bir araç gelip durdu, mühendis olduğunu daha sonradan öğrendiğim bir genç nereye gideceğimi sordu. Gökçeli kasabasına gideceğini söyleyip, oraya kadar bırakabilirim, dedi. Hayat ne garip! İyi bir şirketin, ocağın mühendisi, fakat bir ameleden farksız. Kir pas içindeydi. İşte kapitalizm! Diye düşündüm. Muhabbetiyse çok iyiydi. Eyvallah!

Bana madenler hakkında kısa bilgiler verdi. Isparta ve Burdur maden şehriydi. Büyük mermer madenleri. Ancak hakkında pek bir bilgim yoktu. Sağolsun, birçok konuda beni aydınlattı.

Bir yere gidiyordum ama nereye? Daha kendim bile bilmiyordum. Sorana, Eğirdir, diyordum. Neyse ki bu genç arkadaşa bir an, Konya, dedim. Sağolsun, başladı gezilecek yerleri anlatmaya. O anlatınca Konya fikri zihnime iyice oturdu. Hem git gel yapması daha kolay. Birkaç günü hızlıca geçirebilirdim.

Öneri Gezilecek Yerler

  1. Kelebekler Vadisi
  2. Seksen Binde Devri Alem Parkı
  3. Japon Parkı
  4. Alaaddin Tepesi
  5. Mevlana
  6. Sille
  7. Akyokuş

09.05 – Eğirdir

Gökçeli’de indikten sonra bir süre tekrar el salladım gelen araçlara. Nihayet biri durdu ve alıp Eğirdir’e kadar bıraktı. Saat 09 ve ben yolculuğun belki de en zorunu tamamlamıştım. Isparta merkezden artık çok (29 km) uzaktaydım.

Sefer benimdi. Peki ya Zafer?

09.30 Eğirdir – Akşehir

“Eğirdir’e hemen girişte, araçtan inip bir süre yürüdüm.” Burada yürüdüğüm yer, Eğirdir girişten çıkışına kadarki mesafe. Böyle yaptım, çünkü gelecek arabalar Eğirdir içerisine de girebilirdi. Fakat ben çıkışa gitmiştim. Nasılsa buradan geçen her araba ya Konya’ya ya da o yöne gidecekti. “Konya yoluna çıkıp otostopa koyuldum. Araçlarını geçişi iyice seyrekleşti. Nihayet burada da çok beklemeden, Allah’ın da yardımıyla ticari bir taksi gelip beni aldı.

Abi biraz çok konuşan, fakat gönlü bol cinsten.” Zaten otostopta durup alan adamların çoğu muhabbet edecek birilerine denk gelmek içindi. Birkaçı müstesna. “Arabada benden başka birkaç kişi daha vardı. Abi yoldan topladığı herkesi alıyordu. Neyse ki ön koltuk benimdi. Taksici abi durumu sonradan anlatmaya başladı. Meğer bu abi, Ankara’dan bir aileyi alıp buraya getirecekmiş. Parası da peşin! Giderken de benim gibi yolda rasgeldiği insanları bir yerden bir yere taşıyor. İnenler, borcumuz var mı, diye sorduklarında da, at birşeyler, diyerek bir damla da olsa yardım etmelerine vesile oluyordu.

Herkes birer ikişer inip biniyor, bense hala yolculuğa devam ediyordum. Mesafe uzundu. Yanılmıyorsam 150 km kadar. Bana nereye gideceğimi sorduğunda;

  • Valla Konya’ya bir uğrayacağım, diyordum. O zamanlar hala uzun yolda otostop yapmanın şaşkınlığındayım.
  • Konya’da ne yapacaksın?
  • Bilmem. Birkaç gün boş vaktim vardı. Birkaç da öneri aldım. Gezerim biraz.
  • Sen daha önce Akşehir’e gittin mi?
  • Yooo. Abi bana bunu sorduğunda, lütfen inanın, Akşehir’in nerede olduğunu bile bilmiyordum.
  • Bak benim yolum Yalvaç’tan dönecek. Akşehir üzerinden geçeceğim ben. Ankara Polatlı’ya gelmek istersen götüreyim. Ama ille de Konya dersen istersen seni orada bırakayım. Orada Nasrettin Hoca Festivalleri de var.
  • Abi orası gezilecek bir yer mi?
  • Hem de ne yer. Hocanın memleketi yahu! Hıhııhh

Bu yolculukta da neler konuşulmadı ki! Yok efendim Eğirdir Elması mı, Ağlasun Elması mı? Vay efendim elmanın iyisi nasıl anlaşılır? Elma da beş taç mı iyi dört taç mı? Elmaya ne kadar ilaç sıkarsan beş taç elde edilir? Hepsi uzun uzadıya kitabi değil tecrübeyle kazanılmış bilgiler.

Köylü amcaların o kendilerine has tavırlarını en çok bu muhabbetler sırasında gözlemledim ve sevdim. Yolculuğum boyunca denk geldiğim insanlar, çok şükür, yaşadıkları coğrafyanın kültürel havasını da yansıtıyorlardı. Böylece benim için muazzam bir kültür gözlemi de oldu.

Böylece yolum Akşehir’e düştü. Akşehir maceram ise başlı başına bir hikâye olsa yeridir. Zira asıl yolculuğum meğer bu takside başlamış. Burada, Akşehir’de birçok insanla tanıştım. Bazılarıyla aynı Whatsapp grubundanmışız! Hatta selamlaşmış, oturup çiğ köfte bile yemişiz!

Bunları bir sonraki yazımda anlatacağım.

Yolculuğumla ilgili düşünce ve yorumlarınızı yazmayı unutmayın!

ETİKETLER: , , , ,
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.