Şeyma Subaşı ile Söyleşi

30.09.2019
1.938
A+
A-
Şeyma Subaşı ile Söyleşi

Biyografi:

Şeyma Subaşı; 1990, İstanbul doğumlu. İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu. Yüksek lisans eğitimini Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı bölümünde tamamladı. Çeşitli kurumlarda öğretmenlik yaptı. Muhayyel, Türk Dili, Yedi İklim, Hece, Hece Öykü, Mahalle Mektebi, İtibar, Post Öykü, Okur, Çocuk Edebiyatı Tercüme Ofisi gibi dergilerde göründü ve zaman zaman görünmeye devam ediyor. Söyleşi ve öykü üzerine kafa yoruyor. Söyleşideki çabaları sebebiyle Uluslararası Dergi Fuarı’nda ödüle layık görüldü. Öğrencileriyle 6/D Postası adlı dergiyi çıkardı. Şimdilerde Bûtimar Dergisi’ni çıkarıyor.

1- Merhaba Şeyma Hanım, öncelikle okurlarımızın sizi tanıması için kendinizden biraz bahseder misiniz?

Merhaba. Kendimi tanıtmaktan bahsedildiğinde aklıma hep Küçük Prens’te geçen bir pasaj gelir. Şöyle demiştir orada Exupery: “Büyükler sayılara bayılırlar. Tutalım ki, onlara yeni edindiğiniz bir arkadaştan söz açtınız, asıl sorulacak şeyleri sormazlar. Sesi nasılmış, hangi oyunları severmiş, kelebek biriktirir miymiş, sormazlar bile. Kaç yaşında, derler, Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor? Bu türlü bilgilerle onu tanıdıklarını sanırlar.” Bu alıntıyı soruyu ya da sizi sabote etmek için yapmıyorum elbette. Sadece beni tanımak için doğru soru hangisidir bilmiyorum. Bu satırların aksine etiketi önemseyen insanlar için yüksek lisans mezunu. Şairin “sigortalı bir işe girmeden” diye başladığı mısradan bakınca bir öğretmen.
Dergicilik camiası için Bûtimar’ın editörü. Daha sıkı takipçiler için ara sıra ortaya çıkan bir öykücü ya da röportör. Özleyenler kanadından bakılınca ise arkadaş canlısı bir dost. Bu kadar ayrıntılı yazınca Zeynep’in ve Meryem’in teyzesi de diyebilir miyim?

2- Bûtimar Edebiyat Dergisi’ni çıkarmaktasınız, derginizin çıkış sürecinden ve neler planladığınızdan biraz konuşabilir miyiz?

Daha önce de söylemiştim. TYB İstanbul Şubesi’ndeki büyüklerimin manevî destekleriyle dergi yola çıktı. Derginin en kıymetli ve önemsenen sayılarından bir tanesi belki de “Nurettin Albayrak’a Vefa” sayısı oldu. Rahmetli Orhan Okay hoca ile de Nurettin hocamız hakkında bir söyleşi gerçekleştirmiştik. Aynı zamanda rahmetli Nurettin hocamızla yapılan bir söyleşi de yer aldı bu sayıda. Başta Mustafa Uzun, Sabri Koz gibi kıymetli hocalarımız katkı sağladı. Dolu dolu bir sayıydı. Bir süre aradan sonra yeniden Mayıs ayında dergiyi çıkardık. Dergi, daha ziyade dağıtımla alakalı sıkıntılar yüzünden insanlara ulaşım noktasında sınırlı kaldı. Nasipse bu türden sorunları azaltmaya dair planlarım var.

3- Peki Bûtimar’ın teması nedir?

Bûtimar, bir edebiyat dergisi olmasının yanısıra bazı dergiler gibi sipesifik bir alanda yoğunlaşmıyor. Ben birçok edebî türün yer aldığı bir dergi olmasını önemsedim, diyebilirim. Son sayılara bakıldığında ise başta planladığım dosya konulu sayılardan ziyade çeşitli öykücülerle yaptığımız söyleşilerin ön plana çıktığı bir dergi olarak yayın hayatına devam ediyor. Ancak gelecek sayımız uzun süre sonra dosyalı bir sayı olacak.

4- Edebiyat Kanonu denilen şey için ne düşünüyorsunuz?

Daha önce sitemde paylaştığım ve daha sonra kaldırdığım bir yazı vardı. Edebiyat Kanonu dediğimiz şey bana Turgut Uyar’ın mısrasını hatırlatıyordu. Hani diyor ya; “Halbuki korkulacak bir şey yoktu ortalıkta , Her şey naylondandı o kadar.” diye. Çok garip dengeler içinde bulabiliyorsunuz kendinizi. Bu noktada Jack London’ın Martin Eden adlı karakteri gibi hissedebiliyorum kendimi. Tabii ki sahici ilişki ve iletişimler kişiyi ayakta tutuyor bu camiada. Eser merkezli düşünülmesi gerektiği kanaatindeyim. Hayatımda hiçbir zaman keşfedilmeyen ya da eserlerinin anlaşılmadığını düşünen bir yazar kaprisine sahip olmadım. Bunu gülünç ve mütevazi düşünceden uzak da bulurum. Fakat neticede geçmişten bugüne onca kıymetli yazar ya da şairin değeri dahi yıllar sonra anlaşılmışken hatta bu isimlerden bazıları hâlâ keşfedilmeyi beklerken şöyle düşünmeden de edemiyorum: Edebiyat Kanonu’nun dişlilerine fazla takılmamak lazım.

5- Genç dergicilere söylemek istediğiniz şeyler var mı?
Heyecanlarını hiçbir zaman kaybetmeyip kendi iç seslerini dinlesinler.
Güray Süngü’nün dediği gibi “Eser verelim. Eserden alalım ve eserden bekleyelim.” Rağmen insanı olalım diye ekleyeyim ben de.

6- Edebiyat ne için var?
Bir Ömer Erdem söyleşisinde rastladığım ve “dünyayı beklemek”ten dem vurularak kurulan cümleler bana şunu anımsattı. Dünyayı beklerken anlamlı olan nadir uğraşlardan biri edebiyat. Dünyayı beklemeyi bir nebze anlamlı kılan ya da:
“Öyleyse dünyayı beklemek, bir yitiğin geri dönmesi, aşkı beklemek, nöbeti tamamlamak, emaneti beklemek, merak edip sorular geliştirmek, küçük ayrıntılarda gizlenmiş olanı dert edinmek, büyük kopuştan duyulan o derin ızdırabı sağaltmak için yeni müzikler bulmak, biraz da kendini kandırıp oyalanmak olabilir belki. Ve asıl önemlisi insanın yitirmeye yazgılı olduğu nice değer için insanlık adına kaderin seçtiği yitik olmayı kabullenmek…”
Yeni müziklerin cümlelerin, kelimelerin ve harflerin arasında saklı olduğunu düşünüyorum.

7- Değişen kağıt fiyatlarıyla yayıncılar da sıkıntıya girdi. Özellikle dergiler. Bu durum karşısında ne düşünüyorsunuz?

Kültür politikasıyla ilgilenenlerin bu duruma kafa yorması gerektiğini düşünüyorum. Dergilerimizin yaşaması için hem Kültür Bakanlığı’na hem de dergilere reklam desteği sağlayacak kurum ve kuruluşlara büyük görev düşüyor.

8- Bûtimar’a eser alımı yaparken ne gibi şeylere dikkat ediyorsunuz? Dışarıdan eser alımı yapıyor musunuz?
Dışarıdan eser alabiliyoruz. Ama bazı konuları ya da bölümleri kendimiz belirlemeyi uygun görüyoruz.

9 – Şeyma Subaşı edebiyat yolculuğunu nasıl devam ettirmeyi hedefliyor?
Son zamanlarda öyküler yazıyorum. Aynı zamanda öyküler üzerine inceleme yazıları yazıyorum. Söyleşi yapmayı özledim diyebilirim. Tezimi geliştirerek yayınlamayı ve daha çok bu bahsettiğim türlerde eser vermeyi düşünüyorum. Bir delilik yapıp sahil kenarında balık tutmayı tercih etmek ya da gidip bir Kuran kursunda hoca olmak da mümkün. Galiba. Bazen düşünmüyor değilim tüm bunları. Ama hala buradayım, cümlelerin içinde.

10 – Son olarak tezgahta ne var diyelim? Öykü yazıyor musunuz? Bûtimar’ın yeni sayısı ne zaman geliyor, çalışmalara devam mı?

Öykü yazıyorum. Yakın zamanda farklı dergilerde öykülerim ve inceleme yazılarım çıkacak. Nasipse Kasım’da hazır olacak şekilde “Hikâye” konulu bir dosya ile yeni sayıyı çıkarmayı düşünüyorum.






Muharrem Turgut
Muharrem Turgut
Şiir dehlizinde yüzme öğrenmeye çalışıyor.
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.